ÇIRPAN KÖYÜ
Buraya istediğiniz yazı ya da kod

   
  ÇIRPAN KÖYÜ
  Çırpan Köyü
 

YAPMIŞ OLDUĞUM UZUN ÇALIŞMALAR SONUCUNDA KÖYÜMÜZÜN NASIL KURULDUĞU, KURUCULARIN KİMLER OLDUĞU, KURULUŞUNDAN BU GÜNE KADAR, KÖYDEKİ SÜLALELERİN SOY AĞAÇLARINI OLUŞTURARAK HAZIRLADIM.KİTAPCIK ŞEKLİNDE YAYINLAMAYI DÜŞÜNDÜM,ANCAK KİŞİLERİN LAKAP VE HAYATLARINDAKİ BAZI OLAYLARDAN BAHSETMENİN ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU OLUŞTURABİLECEĞİ DÜŞÜNCESİ İLE YAYINLAMAKTAN VAZGEÇTİM.KÖYLÜLERİMİZİN KÖYÜNÜN KURULUŞUNU VE GEÇMİŞİNİ ÖĞRENEBİLMESİ ADINA YAPTIĞIM ÇALIŞMAYI YAZIMIN EKİNDE PAYLAŞIYORUM.BİR NEBZE HİZMET EDEBİLDİMSE NE MUTLU BANA.YAZININ YAYIN VE KULLANIM HAKKI ŞAHSIMA AİTTİR.Tuncay SONYÜREK.

KURULUŞTAN BU GÜNE ÇIRPAN KÖYÜ.

 

ÇIRPAN KÖYÜ TARİHİ  (Tuncay SONYÜREK’in tespit ve araştırmalarına göre)

 

Tarihin ilk yıllarına gidersek 1072 yılında Artuk Bey Sakarya vadisinde Bizans ordusunu mağlup ederek Sivas, Kayseri ve Ankara’yı almıştır. 1101 yılında Anadolu Selçuklu Hâkimiyetinde olan Ankara 1.Haçlı seferinde Raimod de Toulese tarafından işgal edilir. 1127 yılında Danişment beyi Emir Gazi ve daha sonra oğlu Mehmet Gazi Ankara’yı tekrar ele geçirirler. 1178 yılında Selçuklu Sultanı 2.Kılıçaslan tarafından Danişmentli hâkimiyetine son verilmiştir.Bölgemizdeki Otacı ve Alakoç köylerinde Danişment Beyi Dündar Bey’in Çiftliği, Akpınar köyünde Karaman Danişment çitliği, Yağ basan Kazan-Emirgazi, Yağan çiftlikleri Danişmentli beylerine aittir. 1142 yılında Selçuklu Sultanı 1.Mesut Ankara’yı alıp Danişmentli hâkimiyetine son vermesi üzerine; Oğuz–Türkmen kabilelerinin Anadolu’ya gelişleri hızlanır.1186 yılında Selçuklu Sultanı II. Kılıçaslan Anadolu Türk birliğini kurar ve ülkesini 11 oğlu arasında paylaştırır. II. Kılıçarslan’n oğlu Muhyiddin Mesut Ankara merkezli Çankırı, Kastamonu ve Eskişehir illerini kapsayan topraklara hâkim olur.1186-1204 yıllarında Muhyiddin Mesut Büyük bir devlet adamı, kahraman bir askerdir. Sanat ve sanatçı dostudur. Diğer bey’ler birbiriyle didişirken O, Bizans üzerine sürekli akınlar düzenler.Muhyiddin Mesut Kızılcahamam (Yabanabat), Devrek ve Safranbolu’ya kadar olan bölgeye Oğuz-Türkmen boylarını yerleştirerek yeni köyler kurmuştur. Ankara, (Yabanabat) ve Kastamonu civarına 100.000 çadırlık tahmini 400.000.kişi civarında Oğuz Türkü Boy ve aşiretler harmanlanarak yerleştirilmiştir.

Fatih Sultan Mehmet Han zamanında 1463 tarihinde tutulan Ankara Sancağına ait Tahrir( vergi defteri) kayıtlarında 1463 yılı öncesi tarihlerde YABANABAT İlçesi (K.hamam, Çamlıdere ve Güdül) sınırları içinde var olan köyler içinde de Çırpan köyüne raslanılmaktadır.Buradan da bu tarihlerde de Çırpan köyünün var olduğu anlaşılmaktadır.Ancak sonraki yıllarda 1718 yılına kadar adına rastlanılmıyor.Şu andaki köyün yerleşmiş olduğu yerlerde de eski yerleşim kalıntıları olmadığı göz önüne alınırsa,eski köyün burada olmadığı anlaşılıyor.Veranalar denilen bölgede Hüyük ve mezarların bulunması,eski köyün burada kurulu olabileceği düşüncesini kuvvetlendiriyor.

Bu bilgiler ışığında,şahsımın yapmış olduğu araştırmalar neticesinde ve Yaşlılardan dinlenilenlere göre Köy 1800 lü yılların başlarında kurulmuştur.Halen köyün şu anki kurulu olduğu bölge, Osmanlı döneminde Musul sancağında Paşa olarak görev yapmış olan,bu nedenle Musullu Paşa olarak bilinen,daha sonraları Muslu Paşa olarak bilinen ve şimdiki Kahramankazan ilçesinin Emirgazi köyünde yaşamakta olan Muslu Paşa’nın yaylasıdır ve Kaz Yaylası olarak bilinmektedir.Bölge kervan geçiş güzergahı olduğundan,Muslu Paşa buraya bir Oda yaptırmış,bu odaya Al oda derlermiş,İlk zamanlar bölge Çam ve Meşe ağaçları ile kaplıdır ve ormanlıktır.Meşelik alanlara yörede Çırpılık denildiğinden,odanın üzeri çırpılarla örtülü olduğu için bu odaya Çırpılı Han denilmiştir.Daha sonraları burası köy haline geldiğinde orada bulunan Çırpılı Handan ismini aldığından,Çırpan olarak adlandırılmıştır.

Bazı kaynaklara göre Muslu paşanın Yozgat’ta bulunan Çapanoğlu ile dost olduğu,Çapanoğlunun İstanbul’a geçerken adamları ile birlikte sürekli Muslu paşaya misafir olduğu anlatılmaktadır.Muslu Paşa’nın yanındaki bir seyisini bir gün bir suç işlediğinden dolayı çok dövdüğü,bu seyisin de kaçarak Çapanoğluna seyis olduğu anlatılıyor.Seyisin bu durumunu bilmeyen,Çapanoğlu yine İstanbul’a giderken Çubuk civarında konaklıyor, bu seyis ile Muslu Paşaya kendisine uğrayıp misafir olacağını bildirmesi için haber gönderiyor.Muslu paşa’ya kini olan bu seyis arazide bir müddet yatıp geri dönüyor,’’Muslu paşa ben çapanoğlu felan tanımam o da kimmiş dedi’’ diyerek Çapanoğluna bildiriyor.Bunun üzerine Çapanoğlu içerleyerek Muslu Paşaya uğramadan Pazar köyü üzerinden İstanbula geçiyor.İstanbul’da Sadrazamın makamına çıkarak Muslu Paşanın hain olduğunu söyleyerek  şikayet ediyor.Muslu Paşa hakkında idam kararı çıkartılıyor.Bu karar üzerine Muslu Paşa dağlık bölgelere kaçıyor.Bu olay da Muslu paşanın çırpan’a kaçmış olabileceğini kuvvetlendiriyor.Aramalar sıklaşıp yakalanacağını anladığında Muslu Paşanın İzmit’e kadar kaçtığı burada teslim olmayıp kendisini denize atarak intihar ettiği anlatılıyor.

Bazı çevreler Çırpan Köyünü ilk kuranların Türk Oğuz boylarından Çepni boyuna ait olduğunu bu nedenle köye Çepni’den gelen Çırpan adının verildiğini savunmaktadır.Çırpılı handan köye adının geldiği varsayımının doğru olmadığı,eğer han var idiyse kalıntılarının da olması gerektiği iddiaları ile karşı çıkmaktadır.Han’ın kalıntılarının mevcut olmadığı doğrudur.Han denilen yer basit bir yapıdır,basit klasik bir yapı olan köy odalarından birisidir,basit bir yapı olan bu yerin kalıntısının bulunmaması normaldir.

Ya da Çırpan köyüne 1800 lü yıllarda gelenler de Çepni boyundan olup kurdukları köye önceden köyü kuranların hatırası adına aynı adı vermiş de olabilirler.Araştırmalarımıza göre Çepnilerin daha yoğun olarak Karadeniz bölgesinde yaşadıkları tespit edilmiştir.Bu ismin handan geldiğini söyleyenler 1905 doğumlu ve daha önce doğanlardır.Bunlar da babalarından duyduklarını aktarmaktadırlar,belge olmadığı için doğru olup olmadığı hususu tartışmalıdır.Ancak köyün adının Çırpılı han dan gelmediğini iddia edenler de kendi araştırmalarında 1450 yıllarından daha eski yıllarda kurulu olan Çırpan köyü’nün daha sonraları yok olduğunu kabul etmektedirler.Eski Çırpan’ı kuranlarla şu andaki Çırpan’ı kuranlar arasında bir akrabalık bağına da ulaşılamamıştır.Bizim şu anki kurulu olan Çırpan köyü 1800 lü yıllarda veya 1800 lü yılların ilk çeyreğinde kurulmuş olduğu anlaşılmaktadır.Nüfus kayıtlarından 1825 Çırpan köyü doğumlu olanlara rastlanılmış olması da bu iddiayı güçlendirmektedir.Osmanlı arşivlerindeki Hicri 1130 yılındaki vergi kayıtlarında Karye-i Çırpan timar-i mukbil Hüdavendigar zamanında Yusuf Ermiş yazılı envanterde 1 hane 2 neferan olarak gösterilmiş.1130 yılı miladiye çevrildiğinde 1718 yılına denk geliyor.Yani miladi 1718 yılında Çırpan köyünde 1 hane bulunuyor.Bu yılların Timar dönemi olduğu için bu iki kişinin Devlet görevlisi sipahi olması muhtemeldir 1. Tımar sistemi padişahın sipahilere imparatorluk topraklarını devretmesi sistemidir. Osmanlı İmparatorluğu'nda uygulanan bu sistemde topraklar sipahiler arasında paylaştırılır. Sahip olduğu toprakların işlenmesini sağlayan askerler bu bölgede vergi toplamak ve asayişi sağlamakla yükümlüdürler. Tımar sistemi Sultan Abdülmecid Tanzimat Fermanı'yla  1839'da kaldırılmıştır. 1718 yılında  4.Murad’ın oğlu 3. Ahmet Osmanlı padişahıdır. III. Ahmet (1703-1730) 27 yıl padişahlık yapmıştır.Yine 1845 yılına ait olduğu anlaşılan vergi kayıtlarında Karye-i Çaltaçırpan olarak gösterilmiş.Bu yıllarda II. Mahmut oğlu Abdülmecit padişahtır.(1839-1861) yılları arasında 22 yıl tahtta kalmıştır.Önceden Çalta köyü Çırpan muhtarlığına bağlıdır.Bu nedenle 1845 yılı kayıtlarında Çaltaçırpan olarak gösterilmiştir.Sonradan Mehmet ağanın muhtarlığı döneminde Çalta köyü Çırpan’dan ayrılarak ayrı bir muhtarlık olmuştur.

Yerleşimle ilgili iki ayrı Rivayet vardır bir rivayete göre hakkında idam kararı çıktığında yakalanmamak için Muslu Paşanın kendisi,diğer rivayete göre Muslu paşanın bir yakını ya da kahyası buraya gelerek yerleşmiştir.Bu yerleşen kişi de daha sonraları Muslu Paşa olarak bilinmeye başlanılmıştır.Bir gün Ticaretle uğraşan Çamlıdere’nin Bükeler köyünden olan Mustafa bey kervanları ile geçerken Çırpılı Han da konaklamış,bu sırada Muslu ile tanışmışlar ve çok samimi olmuşlardır.Rivayetlere göre Muslu,Mustafa’ya abisinin dul olan eşini,ikinci rivayete göre kızkardeşini,diğer rivayete göre kızını vermiş ve böylece akraba olmuşlar,Mustafa belli bir süre köyde kalmış,daha sonra Ticaret mallarını satmak üzere kervanı ile köyden ayrılmış,köye dönüşünde eşinin vefat etmiş olduğunu öğrenmiş ve tekrar köyüne Bükeler’e dönmüştür.Ayrıca kendisinin Bükeler’de üç eşi daha olduğundan Bükeler’de kalmıştır.Bir müddet sonra Mustafa Çırpandaki vefat etmiş olan eşinden miras kalan arazisinin imarı için oğlu Emin beyi Çırpana göndermiş,Emin bey gelirken yanında kayınbiraderi Kadir’i de getirmiştir.Kadir de geldiğinde Muslu’dan arazi satın almış,her ikiside böylece Çırpan’a yerleşmişlerdir. Bir müddet sonra Mustafa Çırpan’a diğer oğlu İbrahim’i de göndermiş o da gelirken yanında Gemalmaz lakaplı Ali adındaki kayınbiraderini getirmiş her ikiside Çırpana yerleşmişler,böylece Çırpan 5 haneye ulaşmıştır.Sonraları Çırpan’a Çamlıdere Özmüş köyünden bir imam ve Çamlıdere Osmansin köyünden Molla Mustafa adında bir kişi daha gelerek yerleşmiş ve daha sonra ortaya çıkacak olan İlk Sülaleler bu 7 kişinin neslinden türemiştir.Muslu’nun nesline Muslular,Eminin nesline Ağalar,Kadirin nesline Kadirler,İbrahimin nesline İpremağalar,Gemalmazın nesline Gemalmazlar,İmamın nesline İmamlar,Molla Mustafanın nesline Molla Mustafalar denilmiştir.Daha sonraları köye Emin’in Bükeler’de kalan kardeşlerinden birisinin oğlu olan yeğeni Hüseyin de gelmiştir.Bu Hüseyin’in Yakup adında oğlu olmuştur.Yakup’tan gelen nesile de Yakuplar denilmiştir.Tekke köyünden İsmail adında gelen şahsın nesline de Kocaoğlangil denilmiştir.Çırpana nereden geldiği tam olarak tespit edemediğimiz Ömer’in Osman adında oğlu olmuş Osman’ın da Mevlüt ve Zalif adında çocukları olmuş,bu sülaleye de sonradan Kel Mevlütler denilmiştir.Bükeler’de ikamet eden Emirbey’in Raşit adında oğlu da gelerek Çırpana yerleşmiştir.Bu Raşit’in Lakabı Neşettir.Bu sülaleye de sonraları Neşetoğlu sülalesi denilmiştir.Tekke köyünden gelerek köye yerleşen Satılmış’ın sülalesine Satılmışgil demilmiştir.Tekkeden gelerek Zeynebin Hüseyin adındaki Emirağa Altıntaş’ın kayınbraderi olan kişi de Çırpana yerleşmiştir.Bükelerden gelerek Çırpana yerleşen Hüseyin Doğan’ın lakabı Zurnacının Hüseyin’dir Bükeler’deki Cıbırlar sülalesindendir.Köye ilk gelenlerden olan İbrahimin’in yeğenidir.Dünya ve Avrupa şampiyonlukları olan Milli güreşçimiz Rıza Doğnan’ın babasıdır.Sonraları Çırpana gelerek yerleşen Hüsnü efendi,Hacı Ahmet adındaki şahıslar ve Hacı Ahmet Uluçay adındaki şahıslar hakkında henüz tam detaylı bir bilgi toplanılamamıştır.Bükeler’den gelenlerinse Bükeler’e Malatyadan geldikleri ve Türkmen oldukları bilinmektedir.Ancak Çepni boyundan olduğumuz doğru ise o zaman Malatya’dan değil başka bir yerden de gelmiş olabilirler.Oğuz boylarından olduğu kesin olmakla beraber,Bükeler’in hangi boydan olduğunu tespit edilememiştir.Osmanlı döneminde köyümüzden askere gidenlerin pek çoğu geri dönmemiştir.Kimisinin şehit olduğu kimisinin de askerliklerinin bitiminde balkanlarda mecburi iskana tabi tutuldukları sanılmaktadır.Bu görüşümüzü Bulgaristandaki Stara Zagora (Eski Zağara) ilindeki kurulan yerleşim yerinin şehir merkezine Çırpan adının verilmiş olduğu da desteklemektedir.Halen burada Çırpan tepesi diye anılan yer mevcuttur.Bu Çırpanı köylülerimizin kurmuş olduklarını düşünüyoruz. Ahmet Hezarfen, Türklerin Anadolu’dan götürülüp Rumeli’de yerleştirildiği yerlerden birisin de Çırpan ilçesi,olduğunu, buraya yarleştirilmiş olanların Yabanabad Çırpan köyü ahalisi olduklarını belirtmiştir. Burasının tarihi incelendiğinde,burası Osmanlı Türkleri tarafından tam 1372 yılında fethedilmişti. Osmanlılar farklı kültürlerden kalan engin tarihi mirasını görerek, şehri Zağra-i Atik (Eski Zağra) diye isimlendirmişlerdir. Daha sonra ismi günümüzde de kullanılan Eski Zağra olarak değişmiştir. Osmanlı yönetiminde de şehir yeniden kültür ve ekonomi merkezi oldu. Şehrin adı Stara Zagora'lı Bulgarların isteği üzerine Bulgarca olarak 1878'den daha önce değiştirildi (Türkçe isme sahip hemen hemen bütün Bulgar şehir ve köy isimleri 1934 yılına kadar değiştirildi). 1854'te Eski Zağra entelektüelleri tarihte o bölgeden demir çıkartılmasını vurgulayarak şehrin adının Jeleznik (Bulgarcada Demiryolu) olmasına karar verdiler(Beroe'den esinlenerek). Ancak bu isim uzun süre kalmadı; İstanbul'daki Kilise Konseyinin 1870'de Stara Zagora'da Piskoposluk kurmasıyla, Osmanlı Devleti'nin resmi belgelerinde Türkçe isminin Bulgarca çevirisi olan Stara Zagora'nın kullanılmasına karar verildi. Burada kurulan Çırpan sonraları çok gelişmiş ve kozmopolit bir duruma gelmiştir. Çırpan 1877-1878 (93 Harbi) (Rumi 1293) Osmanlı-Rus Harbinde büyük miktarda göç vermiş Bunların bir kısmı Bursa Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesi Çırpan Mahallesi Balıkesir ili Gönen ilçesi Gökçesu Çırpan köyü taraflarına yerleşmişlerdir.Bazı Kaynaklarda bu gelenlerden bir kısmının da Ankara Kızılcahamam ilçesindeki Çırpan köyünü kurdukları belirtilse de bu bilginin doğru olmadığını düşünüyoruz.Zira Köyümüzün kuruluşu 1800 lü yılların ilk çeyreğine rastlamaktadır.Soy agaçları incelendiğinde de köyümüzde 1800 lü yılların ilk çeyreğinde doğmuş olanlar vardır.Bu durum da köyümüzün 1800 lü yılların ilk çeyreğinde kurulduğunu belgelemektedir.Rus harbinden önce kurulmuştur.Belirtilen iddialardaki gibi olsa köyümüz 1878 lerden sonra kurulması gerekirdi.Bulgaristan’daki Çırpan’ın da 1800 ile 1878 tarihleri arasında kurulmuş olduğu daha akla yatkındır. Bulgaristan’daki Çırpanı kuranların Osmanlı döneminde Kızılcahamam çırpan köyünden o bölgelere asker olarak gidip terhisleri sonrası Devlet tarafından Balkanlar’ın Türkleştirilmesi amacıyla mecburi ikamete tabi tutularak buralarda kalan Çırpan’lı askerlerin olduğu akla daha yatkın gelmektedir. Bazı İddialar Bulgaristan’daki Çırpan’lıların Ükemize Rus harbinden sonra yani 1878 yıllarında göç ettiklerini göstermektedir.Yukarıda belirtiğimiz açıklamalar ışığında Bulgaristan’daki Çırpan Ankara Kızılcahamam Çırpan köylüleri tarafından kurulmuş olduğu anlaşılıyor.Sonradan burası çok büyümüş ve çok kozmopolitik bir yapıya kavuşmuştur.Rus harbi sırasında buradan ülkemize göç edenler Bursa ve Balıkesire göç edenlerdir.Bu göç edenlerin Ankara Çırpan köyündeki Çırpanlılarla hiçbir ilgisi yoktur. Üstelik sonradan Bulgaristan’daki Çırpan’dan Bursa ve Balıkesir’e gelenlerle köylülerimizi karşılaştırdığımızda yaşantı ve kültürleri birbirine hiç uymamaktadır.Birbirlerinden çok farklıdırlar.Birbirleri ile hiç irtibatları da olmamıştır.İddialar doğru olsa birbirleri ile irtibatlarını Ülkeye geldikten sonra da devam ettirmeleri gerekmezmiydi.

Köyümüz Ülkemiz için gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet tarihimizde pek çok şehit vermiştir.Ziir,Pazarköyü ve Kızılcahamamda,Ağalar sülalesinden Raşit Efendinin Yazıişleri Müdürlüğü Naip memurluğu ve Kaymakam Vekilliği,oğlu olan Memduh Emre’ninse Mustantıklık (Savcılık) yaptığı bilinmektedir.İpremağalardan Abdurrahim Özdemir de Cumhuriyet döneminin Eğitmeni ilk dönem Öğretmenlerindendir.Mehmet (Çırpan) ağada komşu Kazalarda bile tanınan ve hala unutulamayan Ağalardandır.Köye gelen gideni ağırlayabilmek için köy odaları sürekli açık tutulmuş,her dönem iki,üç odada gelen gidene hizmet edilip ikramda bulunulmuştur.Köyün ileri gelenleri köye gelen gidene ikramda adeta birbirleri ile yarışmışlardır.Bölgede ağa olarak nam salmışlar,hala unutulmamışlardır.Bu nedenle Çırpan köyü Ağalar-Beyler köyü olarak bilinir.

1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’nden sonra Anadolu’ya Balkanlar’dan ve Kafkasya’dan önemli miktarda göç akını olur. Rus ordularının önünden kaçan Türk ve akraba toplulukları Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleştirilir.Bunlardan 20 Çerkez ve 1 Boşnak aile Çeltikçi bölgesindeki Alibey Köyü’ne yerleştirilmiştir. 93 harbi de denen bu savaştan önce gelen Kazak Türk aileler de Göl Köyü’ne yerleştirilmişlerdir. Kasımlar köyü web sitesinde belirtilenlere göre Göl köyünün bulunduğu arazi daha önce Çırpan’a ait iken, Örencikli Meşhur Cin Ali’ nin korkusuna verildiği bildirilmektedir.Çeltikçi’nin batısında bulunan ve derin bir vadi de bulunan Alicin Deresi’ne ismini veren Cin Ali hakkında pek fazla bir malûmata ulaşılamamıştır. Çevredeki insanların kendisinden korktuğu bir gerçektir. Toplumdan soyutlanıp, böyle bir yerde yaşamış olması, eşkıya olduğu fikrini uyandırmaktadır. Derenin yamaçlarında insanın ulaşması mümkün görünmeyen mağaralarda yaşadığı anlatılıyor. Hatta buralara tırmanmanın ve yaşamanın normal insan işi olmadığı, ancak “Cin” gibi insanların yapabildiği ve bunun için kendisine Cin Ali dendiği gibi enteresan bir de hikaye var. Bağlıca’lı Seyit İpek’in (80) ifadesine göre; Cin Ali bu derenin yamaçlarındaki mağarada yanında bir kadın ile yaşar ve kadını da herkesten kıskanırmış. Bu kıskançlık o dereceye gelmiş ki, bir gün türkü söyleyerek dere boyu yürüyen bir adamın üzerine köpekleri saldırtarak öldürtmüş,olduğunu anlatmıştır.

 

ASLINDA ANKARA KIZILCAHAMAM VE ÇIRPAN KÖYÜ İLE İLGİLİ ÇOK FAZLA VERİ VE BİLGİLERE ULAŞTIK ANCAK FAZLA VERİ VE BİLGİ İLE KAFALARI KARIŞTIRMAK İSTEMEDİĞİMİZDEN ÖZET ŞEKLİNDE KÖYÜN TARİHİNİ VE KURULUŞU ANLATMAK İSTEDİK.BU ARADA BİZE KATKI SAĞLAYAN KARDEŞLERİMİZİN DE KATKILARINI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURUARAK YAZIMIZI GÜNCELLEDİK.KATKI SUNMAK İSTEYENLER OLURSA ONLARIN KATKILARINA GÖRE VE DAHA BAŞKA BİLGİ BELGELER ELE GEÇİRDİĞİMİZDE ONLARI DA DEĞERLENDİREREK BU YAZIMIZI SÜREKLİ GÜNCELLEYECEĞİZ.TAKİP EDERSENİZ SEVİNİRİZ.KÖYÜMÜZE BİR NEBZE HİZMET EDEBİLİYORSAK NE MUTLU BİZE,ÇOK MEMNUN OLURUZ.AŞAĞIYA BAZI TESPİTLERİ DE PAYLAŞIYORUZ,OKUYUP BİLGİ SAHİBİ OLMANIZI ÖNERİRİZ.

 
   
 
ÇIRPAN KIŞIN GÜZEL, YAZIN DAHA DA GÜZELDİR Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol